Kendisine verilmiş olan hapis cezası Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi ve Anayasa Mahkemesi kararlı ile bozulan Mukadder Alakuş’un yargı süreçlerini ve ulusal/uluslararası insan hakları mekanzimalarına dair süreçlerin incelendiği “Eskişehir’den Cenevre’ye Hak Arayışı – Mukadder Alakuş Raporu” başlıklı raporumuz #Etkiniz desteği ile yayınlandı.
Raporun tamamına BU BAĞLANTIDAN indirebilirsiniz.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin Mukadder Alakuş kararının güncellenmiş Türkçe çevirisi daha önce Yaşam Bellek Özgürlük tarafınfan yapılmış ve yayınlanmıştı.
Çeviriye BU BAĞLANTIDAN ulaşabilirsiniz.
________________________________________________________________
Eskişehir’den Cenevre’ye Hak Arayışı – Mukadder Alakuş Raporunun giriş bölümü:
________________________________________________________________
Yaşam Bellek Özgürlük Derneği’nin İnsan Hakları İzleme Ekibi, özellikle 2015 yılının ikinci yarısından itibaren sivil toplumun insan haklarıyla ilgili hareket alanının Türkiye ölçeğinde daralmakta olduğunu deneyimlemiştir. 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde yakın geçmişle kıyaslanamayacak kadar yüksek düzeyde özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal edilmiştir. Özellikle barınma ve sağlık hizmetlerine erişim bakımından tutukluluk koşullarından kaynaklanan insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı; savunma hazırlamak için yeterli imkan ve kolaylıklara sahip olma, duruşmada hazır bulunma, tanık sorgulama bakımından adil yargılanma hakkı; kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ve etkili başvuru hakları ile ilgili ihlal iddiaları toplumun, siyasetin, insan hakları örgütlerinin ve savunucularının söylemlerinden eksik olmamıştır.
Mukadder Alakuş, darbe kalkışması sonrasında darbe girişimiyle ilişkili terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanmış, ağır sağlık sorunlarına rağmen sağlık hizmetlerine erişimle ilgili çeşitli sorunlar yaşadığı, barınma koşulları kötü bir hapishaneye konulmuş bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Mukadder Alakuş’un tutuklanmasının gerekçeleri ByLock adlı haberleşme programını kullandığı iddiası ile Bank Asya’ya para yatırmak ve barışçıl bir gösteriye katılmaktır. Tutukluluk haline yapılan itirazlar reddedilmiştir. Dava dosyasının tamamı kendisine verilmemiştir. Duruşma salonunda bulunarak duruşmaya katılma talepleri reddedilmiş, duruşmalara video konferans yöntemiyle (SEGBİS aracılığıyla) katılabilmiştir. Ayrıca mahkeme tarafından dinlenen tanıklarla yüzleşme ve onları sorgulama talepleri reddedilmiştir. Mukadder Alakuş’a silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş, karara karşı yapılan istinaf ve temyiz başvuruları reddedilmiştir.
Mukadder Alakuş, yargılama süreci devam ederken Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne başvurmuştur. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Alakuş/Türkiye (CCPR/C/135/D/3736/2020) kararında, başvurucunun Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 9 (1) maddesiyle düzenlenen ve korunan “kişi özgürlüğü ve güvenliği” hakkının, 10 (1) maddesiyle düzenlenen ve korunan “özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilere insanca davranılması ve doğuştan gelen onura saygı gösterilmesi” hakkının, 14 (3) (b), (d) ve (e) maddeleriyle düzenlenen ve korunan “savunma hazırlama için yeterli zaman ve kolaylıklara sahip olma, yargılamada hazır bulunma ve tanık sorgulama” haklarının, 15 (1) maddesiyle düzenlenen ve korunan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nin 26.09.2023 tarihinde vermiş olduğu Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararının 197. paragrafında doğrudan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin Alakuş/Türkiye kararına atıf yapılmıştır.
Mukadder Alakuş, ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne de bireysel başvuru yapmıştır. Anayasa Mahkemesi 15.03.2023 tarihli Mukadder Alakuş, B.No: 2020/19153 kararında başvurucunun duruşmaya katılma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Bu ihlal kararı üzerine, Alakuş’un tutukluluk hali sona erdirilmiş ve yeniden yargılama başlatılmıştır.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra kamuoyuna açıklanmış istatistikler bulunmamakla birlikte darbe girişimiyle ilişkili olduğu iddiasıyla on binlerce kişi tutuklanmış ve ceza evlerine konulmuş, bu kişilerin çok büyük bir kısmına silahlı terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle hapis cezaları verilmiş ve verilen cezaların büyük çoğunluğu kesinleşmiştir. Yürütülen yargılamaların çok ağır insan hakkı ihlalleri içerdiğine dair iddialar gündeme gelmiştir. Mukadder Alakuş’un yaşadığı süreç bu durumun tipik bir örneğidir. Mukadder Alakuş, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne yapmış olduğu başvuru ve verilen ihlal kararı bakımından da önemli bir örnektir.
“Mukadder Alakuş Davası” örneğinden hareketle, tüm bu gelişmeler ülkedeki benzer yargılamalarla, daha genel olarak uygulamadaki ceza yargılaması ve bireysel başvuru süreçleriyle ilgili yapısal hak ihlali iddialarına dair ayrıntılı bir izleme çalışması ve mevcudun tespiti ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, hazırladığı izleme çalışmasıyla AB ETKİNİZ programına başvuruda bulunmuştur. ETKİNİZ, bu izleme çalışması kapsamındaki süreçleri desteklemiştir.
Bu izleme çalışmasında amaçlanan, özgürlük ve güvenlik hakkı, özellikle barınma ve sağlık hizmetlerine erişim bakımından tutukluluk koşullarından kaynaklanan insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı, savunma hazırlamak için yeterli imkan ve kolaylıklara sahip olma, duruşmada hazır bulunma, tanık sorgulama bakımından adil yargılanma hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi, etkili başvuru hakları ve toplumsal cinsiyet ile ilişkili mevcut durumun daha sistematik ve ayrıntılı bir yaklaşımla incelenmesidir. Bu kapsamda bir sivil toplum örgütü tarafından daha önce hazırlanmış bir raporun varlığı bilinmemektedir. Bu yüzden bu çalışma bir ilk olma özelliği taşımaktadır.
Yapılan izleme ve araştırma çalışmalarının sonunda ortaya çıkan bu rapor mevcut durumu kamuoyuyla paylaşarak insan hakları ihlallerine dikkat çekmeyi, insan hakları örgütlerinin ortak bir eylem planı çerçevesinde mücadele etmesine katkı sunmayı, yaşanan insan hakkı ihlalleriyle ilgili, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na, bakanlık bürokratlarına ve her düzeydeki çalışanlarına sorumluluklarını hatırlatmayı, TBMM’nin, Hükümet’in, Cumhurbaşkanlığı kurumunun, siyasi partilerin insan haklarını ve ihlallerini gündeme almalarına, yasa ve / veya uygulama yönüyle iyileştirme yönünde harekete geçmelerine katkı sağlamayı hedeflemektedir.
Raporun “Olaylar” bölümünde Mukadder Alakuş’un yargısal süreci, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne yapmış olduğu başvuru ve Anayasa Mahkemesi’ne yapmış olduğu bireysel başvuru hakkında bilgiler verilmiştir.
“Değerlendirmeler” bölümünde ve alt bölümlerinde özgürlük ve güvenlik hakkı, özellikle barınma ve sağlık hizmetlerine erişim bakımından tutukluluk koşullarından kaynaklanan insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı, savunma hazırlamak için yeterli imkan ve kolaylıklara sahip olma, duruşmada hazır bulunma, tanık sorgulama bakımından adil yargılanma hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ile etkili başvuru hakları bağlamında mevcut durum tespit edilmeye ve ilgili yapısal sorunlar gösterilmeye çalışılmıştır. Bu bölümlerde, düzenleme eksikliklerine ve uluslararası standartlar ile uyumlu olmayan yargısal pratiklere dikkat çekilmiştir. Mukadder Alakuş’un durumu ayrıca toplumsal cinsiyet bağlamında da değerlendirilmeye çalışılmıştır.
İzleme çalışmasında esas alınan yöntem, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi ihlal kararından hareketle Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurular üzerine verdiği kararların uluslararası standartlar ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile karşılaştırılarak değerlendirilmesidir.
Birleşmiş İnsan Hakları Komitesi kararları ülkemizde çok sınırlı olarak yargısal uygulamalara ve akademik çalışmalara konu olmuştur. Kararların Türkçe çevirileri çok az sayıda mevcuttur. Bu nedenlerle çalışmada Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi kararından ağırlıklı olarak yararlanılamamıştır. Neredeyse bütün dünya ülkeri tarafından izlenen ve etkileri olan bu kararların yaygınlaşması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bu kararlar dikkate alınmakta ve karar gerekçelerinde kullanılmaktadır. Bu bakımdan bu alanda yapılacak bireysel başvurular ve çalışmalar çok büyük bir potansiyele sahiptir.
Anayasa Mahkemesi 2012 yılından itibaren bireysel başvuruları incelemeye başlamış ve önemli bir içtihat birikimine ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarında ülkedeki mevcut mevzuatın ve yargı kararlarının özetlenmesi, bu kararları ülkedeki hukuki duruma ışık tutan önemli bir kaynak haline getirmiştir. Ayrıca bireysel başvuru incelemesinin doğrudan insan hakları temelinde yapılması kararların önemini daha da artırmaktadır. Ancak alt başlıklarda ve ilgili ek bölümlerde görüleceği üzere Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararlarının (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla olduğu kadar kendi içinde de) tutarlılığı ve etkililiğine dair ciddi sorunlar bulunmaktadır. Bu bakımdan, çalışmada eleştirel bir yaklaşım benimsenmiştir.
“Sonuç ve Öneriler” bölümünde özgürlük ve güvenlik hakkı, özellikle barınma ve sağlık hizmetlerine erişim bakımından tutukluluk koşullarından kaynaklanan insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı, savunma hazırlamak için yeterli imkan ve kolaylıklara sahip olma, duruşmada hazır bulunma, tanık sorgulama bakımından adil yargılanma hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesiyle etkili başvuru haklarına ve toplumsal cinsiyete dair sorunlar ve bu sorunların çözümüne yönelik öneriler sunulmuştur.
Çalışmanın ekler bölümünde çok sayıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ve Anayasa Mahkemesi kararı bulunmaktadır. Bu kararların topluca bir arada bulunması, rapordan yararlanacak kişi ve kurumlara emek ve zaman tasarrufu sağlayacaktır.
Bu rapor üç aya yayılan yoğun bir çalışmanın ürünüdür. Çalışma hazırlanırken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları taranmış, ilgili kararlardan hareketle durum değerlendirmesi yapılarak sistematik sorunların varlığı gösterilmeye çalışılmştır. Etkiniz Ekibinin destek ve katkıları ile ile rapor geliştirilmiştir. Bu çalışmanın Birleşmiş Millteler İnsan Hakları Komitesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve Anayasa Mahkemesine ve diğer ulusal mahkemelere yapılacak başvurular ile bu alandaki çalışmalara katkı sağlamasını umut ediyoruz.