
Eskişehir İnsan Hakları İzleme Grubunun Temmuz-Ağustos-Eylül 2019 raporu yayınlandı. Raporu buradan indirebilirsiniz.
TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2019 ESKİŞEHİR’DE TAKİP EDİLEN HAK İHLÂLLERİ
Bir Barış Akademisyenine Daha Dava Açılması – 26 Temmuz 2019
1 Eylül Barış Günü Açıklamasının İçeriğine Dair Polis Tehdidi – 1 Eylül 2019
Murat Dağı Madencilik Projesiyle İlgili Bilirkişi Keşfi Sırasındaki Hukuksuz Uygulamalar – 19 Ağustos 2019
Eskişehir Valiliği Tarafından, Bazı Belediyelere Kayyım Atanması Kararlarına Karşı Yapılacak Olan Açıklamaların 15 Gün Süreyle Yasaklanması – 20 Ağustos 2019
Şerzan Kurt’u Öldüren Polis Memuruna Verilen Cezanın, Yeniden Yargılama Sonucunda Hafifletilmesi – 11 Eylül 2019
Reysaş İşçilerine, Etkin Soruşturma Yapılmaması Nedeniyle İftira Davası Açılması – 30 Eylül 2019
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden İki Öğretim Elemanın Sözleşmelerinin Yenilenmemesi – 30 Eylül 2019
Bir Barış Akademisyenine Daha Dava Açılması
Düşünceyi İfade Özgürlüğünün, Barış Hakkının, Kamu Görevine Girme Hakkının ve Çalışma Hakkının İhlâl
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan ve kamuoyunda Barış Akademisyenleri olarak tanınan öğretim elemanları hakkında uzun süredir soruşturma, kovuşturmalar devam etmekte ve cezalar verilmekte idi. Ceza alan bazı öğretim elemanlarının hak ihlâli iddiasıyla yaptıkları başvuruların Anayasa Mahkemesi’nin gündemine gelmesi ile çoğu mahkeme erteleme kararı vererek Anayasa Mahkemesi kararını beklemeye başlamıştı. Ancak bu gelişmelere rağmen, Anadolu Üniversitesindeki görevinden ve kamu görevinden Kanun Hükmünde Kararname ile çıkarılmış olan Abdullah Deveci hakkında, 16 Temmuz’da İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. (26 Temmuz 2019’da Anayasa Mahkemesinin, söz konusu bildiri nedeniyle ceza verilmesinin ifade özgürlüğünün ihlâli olduğuna dair kara vermesi üzerine, takip eden günlerde çok sayıda akademisyen hakkında beraat kararı verildi)
Bildiri nedeniyle aldığı cezası kesinleşen ve cezasının
infazı için 8 Mayıs 2019 tarihinde Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevine giren
Füsun Zübeyde Üstel 22 Temmuz 2019 günü tahliye edildi. Anayasa Mahkemesi
kararı ile infaz edilen cezasının hukuksuz olduğu belirlenmiş olan Füsun
Zübeyde Üstel için Eskişehir 1. İnfaz Hâkimliği tarafından 21 Mayıs 2019 günü
verilen açık cezaevine geçme kararı savcının itirazı ve Eskişehir 1. Ağır Ceza
Mahkemesinin kararı üzerine bir gün sonra bozulmuştu.
1 Eylül Barış Günü Açıklamasının İçeriğine Dair Polis Tehdidi
Düşünceyi İfade Özgürlüğünün İhlâli, Barışçıl Toplantı ve Gösteri Yapma Hakkının İhlâli
Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri temsilcilerinden oluşan elli kişilik bir grup 1 Eylül 2019 günü İsmet İnönü 1 Caddesinde bulunan Kanatlı AVM önünde 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle bir araya geldi. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü grup temsilcileriyle etkinlik öncesinde yaptığı görüşmede “Kayyımla ilgili konuşmayacaksınız, devleti ve hükumeti aşağılayan ifadeler kullanmayacaksınız, suç unsuru taşıyan sloganlar atmayacaksınız” diyerek uyarılara uymayanları “gözaltına alacağız” tehdidinde bulundu.
Şahap Arpacı etkinliğin sonunda bir konuşma yapmaya başladı.
Bu sırada “kayyımlardan bahsetmeyi yasaklıyorlar, oysa kayyımlara karşı
çıkmak barış talebiyle ilgilidir” deyince Güvenlik Şube Müdürü ve
beraberindeki bir grup polis Arpacı’nın üstüne yürüdü. Grup polisin müdahale
girişimine “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganı ile
karşılık vererek Arpacı ile polis arasına girdi.
Murat Dağı Madencilik Projesiyle İlgili Bilirkişi Keşfi Sırasındaki Hukuksuz Uygulamalar
Bilgi Edinme Hakkının İhlâli, Ulaşım Hakkının İhlâli, Çevre Hakkının İhlâli,
Kütahya ili Gediz ilçesi dâhilinde bulunan Murat Dağı ve civarında altın madenciliği ve işletmeciliği için ÇED olumlu kararı verilmesinden sonra, ÇED olumlu kararına yapılan itirazlar sonucu (yaklaşık 60 itiraz başvuru) hukuki süreç başlamış, kararın iptali talebiyle davalar açılmıştır.
Gediz Karaağaç köyü sınırları içinde bulunan maden bölgesinde 19 Ağustos 2019 günü 11.00’de bilirkişi heyetinin inceleme yapacağı kamuoyuna duyurulmuştur. Altın arama ve siyanürle zenginleştirme işlemlerinden bölgesel olarak zarar göreceği öngörülen Eskişehir, Kütahya, Uşak, Manisa illerinden 19 Ağustos 2019 günü bilirkişinin inceleme yapacağı Gediz / Karaağaç köyüne, bilirkişi keşfine yoğun katılım olacağı anlaşılmıştır.
Bu arada Eskişehir Çevre Derneği, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, CHP, Eğit Der gibi kurumlar üyelerine ve tüm çevrecilere “Murat Dağı’na sahip çıkmak için 19 Ağustos’ta Murat Dağı’nda buluşalım” çağrısı yapmıştır.
19 Ağustos günü saat 07.00 civarında partililerin çoğunlukta olduğu beş otobüs, 08.00’de ise sivil toplum üyelerinden oluşan üç otobüs ile sayısı bilinmeyen özel araçlar Gediz Karaağaç köyüne gitmek için yola çıkmıştır.
Raporu hazırlayan ekibimiz sivil toplum üyeleriyle yolculuk etmiştir. Bu nedenle yolculukla ilgili gözlemler, birlikte hareket eden üç otobüste bulunan sivil toplum üyeleriyle sınırlıdır.
Saat 09.40’da, Kütahya girişinde otobüsler polis ekipleri tarafından durduruldu, bagaj araması yapıldı, kimlik kontrolü yapılacağı söylendi, geç kalınacağı itirazları üzerine, başka bir araçla seyahat eden ancak o anda orada bulunan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in polisle görüşmesi sonrasında bekleyiş sona erdi, otobüslerin hareket etmesine izin verildi.
Saat 10.34’te, Altıntaş çıkışında polis ve jandarma ekipleri otobüsleri Altıntaş otobüs terminaline girmeye zorladı ve giriş yapıldıktan sonra jandarma tarafından kimlik kontrolü ve bazı kişiler için GBT (Genel Bilgi Toplama) kontrolü yapıldı. 20 dakika sonra otobüslerin hareket etmesine izin verildi. Yol boyunca içinden geçilen tüm köylerde, girişte veya çıkışta jandarma ekiplerinin bulunduğu görüldü.
Karaağaç köyüne yakın bölgelerde bazı alanlardaki ağaçların tamamen kökten kesildiği, bazı alanlarda yüzeysel kazıların yapıldığı görüldü.
Saat 12:00’de Karaağaç köyü yol ayrımına varıldı. Burada resmi kıyafetli 8 jandarma bulunuyordu, jandarma komutanı gelen araçları durdurarak “yol uygun değil, manevra yapamazsınız, otobüsler için hiç mümkün değil, araçlarınız burada kalsın, yürüyerek gidebilirsiniz” diyordu. Öğrendiğimize göre buluşma yeri bulunulan noktadan 6 km uzaktaydı, gelenlerin büyük çoğunluğu 55-65 yaş aralığındaydı, bedensel durumları yolun yokuş olması ve mesafe nedeniyle yürümeye uygun değildi. Jandarma komutanı ile tartışma yaşandı. Tartışma devam ederken bir grup insan Gediz tarafından gelen yoldan yürüyerek geldi. Gelenlerin ifadesine göre, Jandarma Gediz üzerinden gelen araçları Karaağaç köyü yol ayrımına yaklaşık 5 km. mesafede durdurdu (toplamda buluşma yerine yaklaşık 11 km.) “Buradan öteye araçlara izin yok, mesafe yakın yürüyebilirsiniz” dedi. Yine gelenlerin ifadesine göre Karaağaç yol ayrımına gelinceye kadar yaklaşık 5 km yürüdüler. Havanın sıcak olması, su ihtiyacı nedeniyle gelenler kötü durumdaydı. Bilgiler netleştikten sonra yürüyerek gelenler yakında bulunan küçük araçlarla buluşma yerine taşındı. Altıntaş üzerinden gelenler (3 otobüs dâhil) buluşma yerine araçlarıyla devam etti. Bir kişinin Jandarma komutanına “Ben köyü biliyorum, araçlar için sorun olmaz, ayrıca mesafe uzak yürünemez, yürünse de basın açıklamasına yetişilemez” demesi üzerine jandarma komutanının “Ben bilmiyorum, bölgeyi tanımıyorum, bana öyle dediler” demesi tepki yarattı. O gün Karaağaç’a yolculuk eden ve uygulama hakkında konuşanlar “yapılanların oyalama ve eziyet” olduğu şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Buluşma yerine varıldığında program başlamıştı, bir süre sonra basın açıklaması yapıldı. Buluşma yeri köyün yaklaşık 200 metre dışında geniş bir alandı. Köye tek giriş bulunuyordu ve giriş jandarma barikatıyla kapatılmıştı. Köye giriş için kimlik göstermek şartıyla köyde oturanlara, taraflara, doğrudan ilgili olanlara izin veriliyordu. Buluşmada yaklaşık 2 bin kişi vardı. Basın açıklaması sonrasında halen araçlarla ve yürüyerek gelenler oldu.
Basın açıklaması sonrasında kısmen geri dönüşler olsa da orada bulunanların çoğunluğu bilirkişi heyetinin çalışmasının bitmesini bekledi.
Program akışı başladığında bilirkişi heyetinin köyde olduğu ve inceleme yaptığı öğrenildi. Eskişehir’den sivil toplum üyelerinin bulunduğu bir otobüsle gelen Prof. Dr. Jeoloji Mühendisi Can Ayday, yetişebildiği andan itibaren bilirkişinin çalışmasına tanıklık etti. Ayday’ın dönüş sırasında otobüste yaptığı sözlü paylaşımlarından “ bilirkişi ile birlikte olan hâkimin köylülere sorular sorduğu; soru sorulan, söz alan tüm köylülerin ÇED olumlu kararını doğru bulmadıklarını ve altın madenciliğini istemediklerini, çevrenin/doğanın düzeltilmesinin mümkün olmayacağını, bölgenin insan ve canlı yaşamını tehdit edeceğini “ söyledikleri öğrenildi.
Karaağaç ve yakın köylerde oturan bazı köylülerle yapılan
görüşmelerde kişiler “hükumet mensuplarına, hukuka güven duymadıklarını, altın
aranmasını istemediklerini, mücadelede kararlı olduklarını” ifade ettiler.
Eskişehir Valiliği Tarafından, Bazı Belediyelere Kayyım Atanması Kararlarına Karşı Yapılacak Olan Açıklamaların 15 Gün Süreyle Yasaklanması
Düşünceyi İfade Özgürlüğünün İhlâli, Barışçıl Toplantı ve Gösteri Yapma Hakkının İhlâli
Diyarbakır, Mardin, Van illeri Büyükşehir Belediye Başkanlarının yargı kararı olmaksızın görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması sonrasında birçok ilde olduğu gibi Eskişehir’de de konuyla ilgili her türlü eylem ve etkinlik valilik talimatıyla yasaklanmıştır.
Bazı parti, sendika, meslek odası ve derneklerden oluşan Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri platformunun Diyarbakır, Mardin, Van illeri Büyükşehir Belediye Başkanlarının yargı kararı olmaksızın görevden alınması ve yerlerine kayyım atanmasını protesto etmek amacıyla 21 Ağustos 2019 günü 18.30’da açık alanda barışçıl bir basın açıklaması yapmak istediğinin duyulması üzerine, Eskişehir Emniyet Müdürlüğü polisleri platform içindeki bazı parti temsilcilerine Eskişehir Valiliğinin yasaklama kararını tebliğ etmiş “Tebliğ ve Tebellüğ Belgesi” imzalamaya zorlamıştır. Ayrıca bazı parti temsilcilerine telefonla veya bizzat ulaşarak “kayyım konulu” basın açıklamasına izin vermeyeceklerini, basın açıklaması yapılmak istenirse kesinlikle müdahale edeceklerini ve gözaltı yapacaklarını bildirmişlerdir.
Tebliğ ve Tebellüğ belgesi ile İçişleri Bakanlığının 19.08.2019 tarihinde yaptığı basın açıklamasına atıf yapılarak “Söz konusu belediye başkanlıklarına vekil görevlendirilmesini protesto etmek amacıyla ilimiz genelinde gerçekleşebilecek açık ve kapalı tüm alanlarda her türlü eylem ve etkinliğin 20.08.2019 günü itibariyle 15 gün süreyle valilik makamının 20.08.2019 gün ve 1415 sayılı oluru ile” yasaklandığı anlaşılmıştır. Tebliğ ve Tebellüğ belgesi ektedir.
Bu gelişmelerden sonra platform temsilcileri basın
açıklamasını platform üyesi bir partiye ait kapalı mekânda yapmıştır. Açıklama
öncesi ve sonrası saatlerde basın açıklaması yapılma ihtimali olan açık alanlar
ve basın açıklaması yapılan kapalı mekanın bulunduğu sokak emniyet güçlerince kuşatılmıştır. Kapalı
mekânda yapılan basın açıklamasından sonra herhangi bir polis müdahalesi söz
konusu olmamıştır.

Şerzan Kurt’u Öldüren Polis Memuruna Verilen Cezanın, Yeniden Yargılama Sonucunda Hafifletilmesi
Yaşam Hakkının İhlali, Adil Yargılama Hakkının İhlali
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin polis Şahin Gültekin’in Şerzan Kurt’u öldürmesiyle ilgili Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararı 05.12.2018 tarihinde bozması nedeniyle; 11 Eylül 2019 tarihinde Eskişehir 1. Ağır ceza Mahkemesinde yeniden yargılama yapıldı. Mahkeme heyeti, Yargıtay’ın bozma kararlarına ve Savcının mütalaasına uyarak; sanık polis Gültekin Şahin’e daha önce uygulanmayan iyi hal indirimi uygulayarak verilen cezayı kademeli olarak 16 yıldan 7 yıl 6 aya indirdi.
Savcı beyanlar sonunda verdiği mütalaasında “Sanık Gültekin Şahin’in maktul Şerzan Kurt’a karşı eyleminin kasten öldürme suçunu değil, sanığın maktule karşı eyleminin neticesi sebebiyle kasten yaralama suçunu oluşturduğunu ve sanığın üzerine atılı bu suçu işlediği anlaşılmakla, eylemine uyan TCK 87/4 ikinci kısım, 29/1, 53,63 maddeleri gereğince cezalandırılmasına” karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti önce “Sanık Şahin Gültekin’in maktul Şerzan Kurt’a yönelik sübut bulan –değişen suç vasfına göre- kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmesi suçundan 12.05.2010 tarihli eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 87/4 ikinci kısım ve 61. Maddeleri gereğince somut olayda; teşdidi mucip bir hale rastlanılmamasına nazaran cezanın alt hadden tayini ile takdiren 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına” kara verdi; sonra haksız tahrik nedeniyle ¼ oranında indirim ile 9 yıl hapis ile cezalandırılmasına; daha sonra da “hükmedilen cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası olumsuz etkilerine nazar” diyerek TCK 5237’nin 62/ 1,2 maddesi gereğince “takdiren 1/6 oranında indirilmesi suretiyle” 7 yıl 6 ay hapis ile cezalandırılmasına karar verdi.
Not: Şerzan Kurt davası, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin güvenlik gerekçesi kararıyla Eskişehir’e nakledilmişti. Yeniden yargılama da bu nedenle Eskişehir’de gerçekleştirildi.
Yaşam Bellek Özgürlük Derneği İnsan Hakları İzleme Grubundan Nurettin Aldemir tarafından hazırlanan ve failibelli sitesinde yayınlanan ayrıntılı duruşma raporuna aşağıdaki bağlantıdan ulaşılabilir
Reysaş İşçilerine, Etkin Soruşturma Yapılmaması Nedeniyle İftira Davası Açılması
Adil Yargılama Hakkının İhlali, Çalışma Hakkının İhlâli, Sendika Kurma ve Üye Olma Hakkının İhlâli
İşçiler 2018 yılında Disk Nakliyat İş sendikasına üyesi olmuş, sendika iş yerinde çoğunluğu sağlayarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yetki başvurusunda bulunmuş ve yetki almıştı. İşveren iş yerinde sendikaya hayat hakkı tanımayacağını sosyal medya dâhil olmak üzere her ortamda dile getirmişti. İşçilere bu anlayışla baskı yapmış ve tehdit etmişti. İşçiler, işveren Durmuş Döven hakkında Eskişehir Cumhuriyet Savcılığına “sendikal hakların kullanılmasının engellemesi” iddiasıyla şikâyette bulunmuştu. İşçiler “sendikal hakların kullanılmasının engellemesi” iddiasıyla şikâyette bulunmuş olmasına rağmen savcılık soruşturma sürecinde “tehdit, iş ve çalışma hürriyetinin ihlâli” gibi, şikâyet konusuyla doğrudan ilgili olmayan suçlara göre işlem yürütmüş ve etkin soruşturma yapmadan işçilerin şikâyetiyle ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermişti. Sonucunda, işçilere Durmuş Döven’e iftira ettikleri savıyla “iftira davası” açılmıştı. İşçilerin Eskişehir 1. ve 2. İş Mahkemelerinde süren “işe iade” davaları ise iftira davasının bekletici mesele yapıldığı için uzun süre karar verilemiyordu.
Davanın, 30 Eylül 2019 tarihinde 8.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen
ilk duruşmasında mahkeme heyeti iftira suçunun oluşmadığına hükmederek tüm
işçilerin beraatına karar verdi.
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden İki Öğretim Elemanının Sözleşmelerinin Yenilenmemesi
Çalışma Hakkının İhlâli
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim elemanlarından Dr. Barış Işık ve Dr. Melike Belkıs Aydın’ın iş sözleşmeleri, 30 Eylül 2019 tarihi itibariyle yenilenmeyerek üniversite ile ilişikleri kesilmiştir. Sözleşme yenilememe gerekçesi olarak, Işık ve Aydın’a daha önce herhangi bir tebligat yapılmamış olan disiplin soruşturmaları gösterilmiştir. Işık ve Aydın’a disiplin soruşturmaları ile ilgili tebligat, ilişik kesme tarihinden sonra yapılmıştır.
Disiplin soruşturması geçirmenin kendisinin ilişik kesme için yeterli bir neden olamayacağına dair çok sayıdaki yargı kararına rağmen söz konusu idari işlem yürütülmüştür.
Işık ve Aydın’ın uzun süredir üniversitede (hem Hukuk Fakültesinde, hem diğer fakültelerde) dersler yürütüyor olması nedeniyle fakültenin kendilerine ihtiyaç duymakta olduğu açıktır. Nitekim, Hukuk Fakültesinde çalışmakta olan çok sayıda öğretim elemanı, Kanun Hükmünde Kararnameler ile kamu görevinden çıkarılarak kurumla ilişikleri kesilmiştir. Melike Belkıs Aydın’ın ilişiğinin kesilmesi üzerine Hukuk Felsefesi kürsüsünde yetkin öğretim elamanı kalmaması nedeniyle, Hukuk Felsefesi dersleri için Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden bir İlahiyat Sosyolojisi profesörü görevlendirilmiştir.
Dr. Barış Işık aynı zamanda Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmaktaydı.